top of page

Modern Hayatta Çocuklarımızı Nasıl Stres Altına Sokuyoruz? ADHD ve Bağlanma Teorisi Üzerine


Otizm
Otizm

Günümüzde çocukların ruh sağlığıyla ilgili büyük bir krizle karşı karşıyayız. Araştırmalara göre, her beş çocuktan biri çocukluk dönemini ciddi bir ruhsal hastalık yaşamadan atlatamıyor. Anksiyete, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (ADHD) gibi rahatsızlıklar gün geçtikçe artıyor. Peki, neden? Bu çocuklar neden bu kadar stres altında?

Bağlanma Güvenliği: Çocukluk Ruh Sağlığının Temeli

Çocuk gelişimi üzerine yapılan araştırmalar, özellikle ilk üç yılın beyin gelişimi açısından kritik olduğunu gösteriyor. Bebeklerin duygusal güvenlik içinde büyümesi, ilerleyen yaşlarda onların ruhsal ve zihinsel sağlığını doğrudan etkiliyor. Ancak modern yaşam tarzı, bu güvenli bağlanma sürecini tehdit ediyor.

Özellikle erken yaşta kreş veya bakıcılarla uzun saatler geçirmek, çocukların bağlanma güvenliğini sarsabiliyor. Anne-bebek arasındaki fiziksel ve duygusal temas, bebeğin stres seviyesini düzenleyen kortizol hormonu açısından hayati önem taşıyor. Annelerin bebekleriyle ilk yıllarda yeterince zaman geçirememesi, çocukların ilerleyen yaşlarda anksiyete, depresyon ve ADHD gibi sorunlara yatkın hale gelmesine neden olabiliyor.

ADHD ve Stres Arasındaki Bağlantı

ADHD'nin bir "bozukluk" değil, aslında bir stres tepkisi olduğunu savunan uzmanlar var. Çocuklar erken yaşta kronik strese maruz kaldığında, beyinlerinde stres tepkisini yöneten amigdala aşırı büyüyor. Bu durum, çocukların sürekli olarak “savaş ya da kaç” modunda kalmasına neden oluyor.

Eğer bir çocuk dikkatini toparlamakta zorlanıyor, sürekli hareket halindeyse veya agresif davranışlar sergiliyorsa, bu büyük ihtimalle beyindeki stres sisteminin aşırı yüklenmesinden kaynaklanıyor. Ancak günümüz sağlık sistemi, bu belirtilerin kaynağını araştırmak yerine, çocuklara ilaç yazmayı tercih ediyor. Halbuki sorulması gereken asıl soru şu: Çocuk neden bu kadar stres altında?

Çocukları Stresten Korumanın Yolları

  • İlk üç yıl mümkün olduğunca anneyle birlikte vakit geçirmesi sağlanmalı.

  • Çocukların duygusal ihtiyaçları göz ardı edilmemeli, bağlanma süreci bilinçli bir şekilde desteklenmeli.

  • Kreş veya bakıcı seçimi yapılırken, çocuğun bireysel duygusal ihtiyacına uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.

  • Ebeveynler çocuklarıyla nitelikli zaman geçirmeli, sadece "kaliteli zaman" değil, aynı zamanda "yeterli süre" de önemli.

  • ADHD belirtileri gösteren çocuklar için öncelikle çevresel stres faktörleri değerlendirilmelidir.

Çocuk gelişimi üzerine yapılan çalışmalar, anne-baba ilgisinin ve duygusal bağlanmanın ruh sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerini açıkça ortaya koyuyor. Ancak modern hayatın getirdiği meşguliyetler, ekonomik zorunluluklar ve toplumsal baskılar, ebeveynlerin çocuklarına yeterince zaman ayıramamasına neden oluyor.

Eğer çocuklarımızın gelecekte sağlıklı bireyler olmasını istiyorsak, onların erken yaşta maruz kaldıkları stres faktörlerini anlamalı ve mümkün olduğunca bu faktörleri minimize etmeliyiz. ADHD ve benzeri ruhsal sorunları sadece ilaçlarla bastırmak yerine, onların altında yatan nedenleri ele alarak çocuklarımızın gerçekten sağlıklı bir gelişim süreci geçirmesini sağlayabiliriz.


Erkan Yalçınkaya

Comments


© 2023 by Dr.Erkan Yalçınkaya. All rights reserved.

bottom of page